top of page

Extrait de Cemo

Åžükran Kurdakul (Varlık, 1983):

Cemo, DoÄŸu Anadolu'da kağıt üzerinde kalan yasaların dışında bırakılmış insanların romanıdır. Köyleri, meraları ile birlikte alınıp satılan bu insanlar masalsı bir hava içinde sergilenirler. Behçet Necatigil'in deyiÅŸiyle, Cemo'nun "canlı, deyimli, ÅŸiirli bir dil ve anlatımla yaratılmış, bütünüyle yerli olma nitelikleri" Kemal BilbaÅŸar'ın sanatında yarattığı en belirgin deÄŸiÅŸim olmalıdır. 

 

Sadun Tanju (Demokrat Ä°zmir Gazetesi, 1966):  

Kemal BilbaÅŸar'ın ele aldığı tipler, zavallı 'oyuncaklar' dır. AÄŸanın, bey'in kapısında doÄŸup büyümüÅŸler, devlet nedir, millet nedir bilmemiÅŸler, kaderde olan olaylarla aÄŸa­ ümitsizliÄŸine raÄŸmen, insanda bulunan ham cevherin özgürlük ve uygarlık savaşında o zavallı Cemo'lara, Memo'lara ve Cano'lara nasıl bir direniÅŸ gücü verdiÄŸini okuyucuya öÄŸünçle duyuruyor. 

 

 

Tarık Dursun K, (Milliyet 1966)

Roman'ın kuruluÅŸu çokluk, taÅŸbasması halk kitaplarının anlatım özellikleriyle Anadolu masal geleneklerine uygun düÅŸer. Anlatıcılar, bir yerden sonra bencildir; onun anlattıkları Cemo'dan çok kendidir. Biraz düÅŸçü, biraz efsaneye yakın, biraz gerçek dışı ve biraz da olmak istediÄŸi kendisini, BilbaÅŸar, Cemo'sunda romana bir yenilik de getirmektedir. Yazar olarak anlatıma katılmadan, olayları yalnızca kiÅŸilerin aÄŸzından ve onların konuÅŸmasına sadık kalarak vermektedir. Kurgusu, örgüsü önceki iki romanın çok ötesindedir ve usta iÅŸidir ki...

 

 

Samih Emre (Yön Dergisi, 1966):

Sade, yalın, basit, saÄŸlıklı ve kahramanlarına tam denk düÅŸen ocakbaşı masalları anlatımıyla, Dede Korkut'tan, KöroÄŸlu'ndan, Aşık Kerem'den gelen destan motiflerinin en gerekli toplumsal özle yadırganmaz beraberliÄŸi. Sevgilerin yanında kinler, aÅŸkların yanında kıskançlıklar, döÄŸüÅŸlerin içinde kahramanlıklar, düÅŸ­künlüklerin ardından yücelikler, güzelliklerin dizi dibinde cömertlikler, masalın eÅŸi gerçeklikler, toplum bilim ilkelerinin ışığında tarih olayları, hayatın sonunda ölüm... CEMO, Anadolu halkının hayat kaderine bambaÅŸka bir köÅŸeden ayrı bir bakış.. Bozkır köylerinin yoksulluk ve cahillik alınyazısına karamsar yaklaÅŸmalardan ayrı daÄŸ insanlarının deÄŸiÅŸik yaradılışlarına ÅŸiirce bir kaynaÅŸma. 

 

 

Cengiz Tuncer (AkÅŸam Gazetesi, 1966):

Romanın kiÅŸileri, çevresi, olay dizisi genel olarak bir destan özelliÄŸi taşıyor. Hikaye yer yer birkaç kiÅŸinin hikayesi olmaktan çıkarak, bir kitle hikayesi olmaya yöneliyor. DoÄŸu Anadolu'nun dilsiz ve isyansız kölelerinin dünyasını getiriyor. BilbaÅŸar'ın anlattığı köklü, arık ve yüce bir sevgidir.

 

 

Ali Cem (Sıvas Postası, 1966):

Cemo, yüz yıla yakındır batı esareti altında yaÅŸayan tutsak Türk romanını özgürlüÄŸüne kavuÅŸturan, kendi gücü ile çakıldığı yerden yekinip doÄŸrulan, kendi öz sesini, kendi öz gerçeÄŸini konuÅŸturup duyuran ilk Türk ve Anadolu romanıdır. … Bu bir roman deÄŸil, Anadolu insanının destanıdır. YiÄŸitlik destanı, coÅŸkunluk destanı.. Cemo, Anadolu insanının yüreÄŸinden kopup gelen evrensel bir soluk, evrensel bir sedadır. Cemo'da Türk romanı en yüce doruÄŸuna varmıştır.

 

 

Muzaffer Buyrukçu (Papirüs, 1967):

Cemo, DoÄŸu'da yaşıyan yoksul halkların kara destanıdır. SunduÄŸu tablolar gerçekle masal karışımı, ÅŸiirli, canlı, inanılır tablolardır. Bütün eksiklerine, dildeki dengesizliÄŸe rahmen henüz çok güçsüz bir takım örneklerle vakit geçiren romancılığımızın hangi kaynaklara yönelmesini göstermesi bakımından CEMO öncü karaktere sahip güçlü bır romandır.

 

 

Atilla Özkırımlı (Milliyet Sanat Dergisi, 1983): 

Cemo, yalnız BilbaÅŸar'ın yazarlığında deÄŸil, köyü köylüyü konu edinen edebiyatımızda da bir dönüm noktasıdır. 

 

 

Tahir Alangu (Varlık Yıllığı, 1967): 

Bu romanında, daÄŸ insanlarına has, çevreden ve törelerden gelen baÄŸlantıların altında, kiÅŸilerinin çatışmalarında gözüken o donmuÅŸ toplum yapısının insafsızlığını belirtmiÅŸ, hepsinin üstünde temasına da uygun düÅŸen canlı bir anlatışa ulaÅŸmış. Cemo, K. BilbaÅŸar'ın en baÅŸarılı eseri olduÄŸu kadar, kendi türünde de baÅŸta gelen bir örnektir.

 

 

A. Omer Turkes (Radikal Kitap, 2003):

Cemo' ve 'Memo'nun sözlü kültürün kaynaklarının, halk hikâyelerindeki temaların ve folklorik bir dille, destansı bir havayla yazılmasının geleneksel bir kültürün zenginliÄŸini hatırlatması açısından önemli olduÄŸunu düÅŸünüyorum. 
Ne yazık ki, Kemal BilbaÅŸar'ın bu giriÅŸiminin 70'li yıllarda Türk romanında izleyici bulduÄŸunu söyleyemeyiz. Oysa, kendi anlatı gelenekleriyle modern bir tür olarak romanı birleÅŸtiren ve 'Büyülü Gerçekçilik'leriyle dünya romanına yeni bir soluk getiren Latin Amerika edebiyatıyla 80'lerden sonra tanıştığında çok etkilenecekti Türk okuru. Elbette çoÄŸu 'Cemo' ve 'Memo'yu okumamış, belki de Kemal BilbaÅŸar adını bile hiç duymamış, eskinin diÄŸer yazarlarının, ÅŸairlerinin, yönetmen ve oyuncularını saran unutulmuÅŸluk perdesi BilbaÅŸar'ı da örtmüÅŸtü... Romanlarının bugün yeniden basılıyor olması bellekleri ateÅŸleyemiyor; bir bellek yitimiyle açılan Cumhuriyet, bellek yitimleriyle sürüp gidiyor, ama kültürel zenginliklerini her gün biraz daha tüketerek...

ktp_cemo.jpg

Evren Yayınları, İstanbul 1966

bottom of page